Corona Virüsü aldı başını gidiyor. İkinci dalga ilk gelişine göre daha ağır olacağa benziyor. Tüm dünyayı saran Corona Virüs, son baharla birlikte tekrar fit yapmaya başladı.

Türkiye’de son günlerde ölüm ve vaka sayılarındaki artış dikkat çekmeye devam ediyor

Corana Virüs salgını yaşamı her yönüyle altüst etti.

Eğitim dönemine denk gelen ikinci dalga, eğitimi şimdiden dibe vurdurdu. Yüz yüze eğitimin sınırlı olarak başladığı ülkemizde, uzaktan eğitim sistemi de çöktü. Eğitim Bilişim Ağı TV (EBA) bir çok yerde kilitlendi.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bu kilitlenmeye ilk olarak öyle bir cevap verdi ki; “Katılım Yüksek”

Sayın Bakan bu bir rekabet kanalı değil. Öğrencilerin eğitim göreceği anlatıldığı bir program.

Sayın Bakan bu zor günlerde yaptığınız yanlışlardan dolayı sizi de anlıyorum. İşin en zor noktasındasınız.

Böyle bir dönemde görev yapmak ve sorunlara çözüm bulmak kolayda değil…

Ama Milli Eğitim Bakanlığı en önemli görevdir. Benim gözümde en önemli bakanlıktır. Çünkü, Ülkenin geleceği ‘Eğitim’den geçer.

Eğitim ne kadar kaliteli olursa, Gençlerimiz ne kadar iyi eğitilip, insanlık ve ülkemizin geleceği için ne kadar bilgi ve birikime sahip olursa Ülkemizin ve insanlığın geleceğinden endişe duymayız.

Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı EBA sistemine katılım çok onun için çöktü diyemez…

Milli Eğitim Bakanlığı mevcut öğrenci sayısının en az 3’te 1’i kadarda fazla yapıyı kaldıracak bir sistem kurmalıydı. Ona göre internet altyapısının güçlendirilmesi ve eğitimin alt yapısının sıkıntısız bir şekilde yürüyecek bur durumda olması gerekir.

Tamam bugün Anadolu’nun bir çok yerindeki köylerimizde internet sıkıntısı var. Tabi bu sadece internetle bitmiyor. Bilgisayarı bulunmayan, bilgisayar alamayan o kadar aileler var ki, bu da işin başka bir yönü. Bu sıkıntı medyaya yansıyor.

Ne kadar zorluk içinde olan ailelerimiz var.

Ak Parti iktidara geldikten sonra Anadolu’da köylerden taşımalı eğitim başlatılarak köy okulları kapatıldı. Oysa bu gün o köy okulları açık olsa, Corona Virüs’e meydan okuyan bir eğitim olurdu.

Evet; Köy okulları açılsın…

Köy okullarında, öğretmen ve öğrenciler sınıflarda buluşarak eğitim ve öğretime devam edebilir.

Tabi o köy okulları bu gün bakımsızlıktan yıkılma noktasına geldi. Köy okullarının kapatıldıktan sonra korunmaması da ayrı bir sorun.

Köy okulları açılsa, o bilgisayar sıkıntısı olan, internet sıkıntısı olan öğrenciler derslerini yüz yüze eğitimden alabilecek.

Bir örnek vermek istiyorum.

Ben, Giresun Yağlıdere Elmabelen Köyü İlkokulunda eğitim gördüm. Bu okulda 210 öğrenci olduğunu hatırlıyorum. Bu okul taşımalı sisteme geçildikten sonra kapatıldı. Tamam o dönemde köyde çok öğrenci bulunmuyordu.

Ancak okul bakımsızlıktan yıkılma durumuna gelmiş. Bu örnek. Oysa bu köy okulları kapatılmış olabilir, yıllık bakımları yapılsaydı, bugün hiç düşünmeden yüz yüze eğitim yapılabilirdi.

Bu bir fikir… Katılırsınız katılmazsınız. Biz gazetecilerin işi toplumu bilgilendirmektir.

Eğitimde yaşanan sıkıntıları görünce bir hatırlatmak istedim.

Bugün kent merkezlerinde yüz yüze eğitim için yeterli sınıf bulunmuyor.

Köy okullarının açılması durumunda kentte yaşayan çok sayıda veli öğrencisini alıp köyüne dönecektir. Böylece kent okullarında da öğrenci sayıları azalacaktır. Çünkü, köylerde oksijen var. Sağlıklı yaşam var.

Eğitim… Eğitim… Eğitim…