Dikkat... Bayram tatilinin ilk gününde 651 trafik kazası; 9 ölü yüzlerce yaralı Dikkat... Bayram tatilinin ilk gününde 651 trafik kazası; 9 ölü yüzlerce yaralı
 Eyüp Belediyesi Genç Akademi'de Cumhuriyet Dönemi Tarih Yazıcılığı ve Tarihe Bakış adlı söyleşi gerçekleştiren Prof. Dr. İsmail Kara, modernleşmenin tarih yazıcılığı üzerindeki etkisi ve bakış açısı üzerinde değerlendirmelerde bulundu.

Tarih'i insanlar ve toplumların kendilerini nasıl konumlandırdığı ile ilgili bir alan olarak tanımlayan Prof. Dr. İsmail Kara, tarihin taşıdığı doğruların toplumların hikayesine göre değiştiğini söyledi. Kesintisiz eğitim ve moderniteye maruz kalan herkesin dini dışarıda bırakan bir tarih anlayışına sahip olduğunu, bugünkü anlayışa göre Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesi'nin tarihi nitelik taşımadığını, fakat onun yazdığı mevlitin hem felsefik hem de şiirsel olarak üst bir tarihsel metin olduğunu belirtti. Emevi İslamı söyleminin popülist söylemden kurtulması gerektiğini, İslam Tarihi'nin kuruluş çağının Emeviler Dönemi olduğunu unutmamak gerektiğini hatırlatan İsmail Kara "Modern Tarih menkıbeci (hikaye) ve doğru bilgiyi arayan olarak, tarihi ikiye ayırmanın dışında bir şey yapamadıği gibi bizi kategorize edilmiş ve birbiriyle savaşan ekollerin arasına sıkıştırdı. Kabul etmeliyiz ki, vatandaşlar hem hikayeci hem de doğru bilgiyi arayan tarihle iç içe olduğundan bizden daha iyi bir anlayışa sahipler. Avrupa'da ve Türkiye'de moderniteden ve eğitimden geçmiş bütün insanların kafasındaki tarih parçalanmış bir tarih anlayışıdır" dedi.

Tarih Yazıcılığını Osmanlı Modernleşmesinden Başlayarak Ele Almalıyız

Cumhuriyet İdeolojisinde, İslam Tarihi anlayışıyla Çağdaş İslam Düşüncesi arasında bir fark olmadığını, Cumhuriyet ideolijisinin milliyetçi, muhafazakar ve mütedeyyin islamcılardaki tarih anlayışlarında ikinci kez parçalanmaya sebep olduğunu ifade eden Kara, konuşmasına şöyle devam etti: "Milliyetçi, muhafazakar ve mütedeyyin islamcılar cumhuriyet ideolojisine muhalefet etmek için Osmanlı Tarihini hissiyatçı bir bakış açısıyla ele alıp kompleks bir tavır sergilediler. Cumhuriyet ideolojisinin karşısına Osmanlı Tarihini konuşlandırdılar. Bu anlayış onlarda bütünsel bir hale gelince aynı hataya düşüp İslam Tarihinde ayrı bir parçalanmaya sebep oldular. Yalan tarihe karşı yalan bir tarih yazdılar. Elbete ki cumhuriyet İslam'a ve Osmanlıya karşı yapılan tarihsel bir tasfiye idi. Fakat bu süreç Osmanlı modernleşmesi ile başlamıştı. Cumhuriyet ideolojisinin getirdiği anlayışı Türk entellektüel camiası yıkamadı. Entellektüel camiadaki tarihle uğraşanların en önemli problemleri tarihe beyazlar, siyahlar, kahramanlar ve hainler tarihi olarak bakmaları oldu. Bu sorun cumhuriyet ideolojisi kadar önemli bir sorun. Hala devam etmekte olan cumhuriyet ideolojisinde Osmanlı Tarihi bir bütün olarak aşılamadı. Osmanlı Tarihi'nin kendi içinde de bulunan bu parçalanmalar mütalaa edilmeli"

Tarih Yazıcılığı Bir Kavga ve Tatmin Alanı Olarak Kullanılıyor

Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu en kötü dönemlerini yaşıyor. Tek partli günlerdeki yaptığı çalışmalardan daha kısır durumda. Ve orada bulunanların çoğu da benim arkadaşlarım. Tarihe geniş perspektif ile bakmayı öğrenmeliyiz. Hissiyat zemininden bilgi anlayışına geçmeliyiz. Bugün Cumhuriyet ideolojisi karşıtlığı üzerinden yürütülen anlayışı artık aşmalıyız. Osmanlı modernleşmesi ile başlayan İslam ve İnsanlık Tarihimizdeki parçalanmayı tadil ve tashih ederek yol almalıyız. Şuan Türkiye'deki mevcut tarih yazıcılığı bizim yolumuza nasıl devam edeceğimize işaret etmiyor. Bir kavga alanı ve tatmin alanı olarak kullanılıyor. Bu ideolojik kabullenmeleri yeniden gözden geçirmeliyiz. Zira tarihin bereketi münakaşa, münazara ve tenkitten geçer. Tamam Ömer Muhtar ve Cüneyt Arkın filmlerini izleyelim. Hissiyat bir ihtiyaç ama tarihi hissiyata kurban etmeyelim. Şuan bir çok politikacının, akademik hocaların, siyasetçilerin, yazar, gazeteci ve sanatçıların tarih anlayışı bu minvalde gidiyor. Bu şekilde yola devam edilmez.  

Editör: TE Bilişim