Dikkat Eksikliği olan çocuklarımızın geneli hiperaktiftir. Hiperaktif, sonu olmayan bir hareketlilik, yerinde duramama, dağınıklık, hırçınlık, tatminsiz olma v.b, yaşantılardır.

Başka bir davranış şekli daha vardır ki, bu da hareketlerde durgunluk, ağırlık, zoraki yapma, davranışlarda isteksiz tavırlar sergileme olarak bilinen hipoaktif olma halidir. Hiperaktif olan çocuk ne kadar hareketli ise bu grup çocukta o denli ağır hareket eder.

Mesela, hiperaktif bir çocuğa sürekli, dur, yapma, otur, sakin ol… Deriz. Hipoaktif çocuğu ise, haydi, acele et, oturma kalk, hala üzerini çıkarmadın mı, neyi bekliyorsun, dersini yapmaya başla artık… Gibi, sürekli uyarı ve takip etmek gerekir.

Hipoaktif olan çocuklarımızda da de dikkat eksikliğinden bahsedilebilir. Hareketlerde kısıtlılık, isteksizlik, dikkatini toparlayamama, odaklanamama, çevreye ilgisiz, düşünme, üretme yeteneğinde sınırlılık vardır.

Bu çocuklar sakin, uyumlu, ortalığı dağıtmayan, bıraktığımız yerde saatlerce duran, tamda ailenin istediği tipler olduğu için dikkat çekmezler. Çevrede imrenilen bir çocuk modelidirler. Oysa ilerleyen dönemlerde durum aileyi sıkıntıya sokabilir.

Anne baba bilinçli ise durumu erken fark eder ve çocuk okula başlamadan önce sorunu çözme yoluna gider. Fark edilmez veya önemsenmezse bu durum, okul yıllarında başarısızlığı, ergenlikte sorumsuzluğu, yetişkinlikte işe yaramamayı doğurur. Yani çocuk okula başladığında akademik başarısızlık yaşar. Akranlarından daha geç sürede okuma yazmayı öğrenir. Anne baba eğer evde desteklemez, sürekli başında durarak ödevlerini yaptırmazsa okuma yazmayı da öğrenemeyebilirler.

Bu çocuklarda unutkanlık, dalgınlık, sakarlık, ödevini çok uzun sürede, isteksizce tamamlama veya tamamlayamama, sürekli televizyon seyretme, ellerinde tabletle dolaşma, etrafta olanla pek ilgilenmeme, bana necilik görülebilir.

Bu çocuklarımız, aile içinde sürekli kontrole gerek olan, aileyi yoran bir konumda olurlar. Ergenlikte sorun daha da büyür. Sorumluluktan sürekli kaçarlar, verilen görevleri erteler ya da hiç yerine getirmezler.

Dikkatlerini toparlayamadıkları için akademik başarısızlık yaşarlar. Derslerinde düşük notlar alırlar. Bu durum, tamamen çocuktan bağımsız bir vakıadır. Yani onu bu durumdan ötürü suçlayamayız. Suçlamanın eleştirmenin hiçbir faydası yoktur. Uzman tedavisi gerekir.

Ayrıca aile çocuğu ile özel ilgilenmeli. Sabırlı şekilde çözüme odaklanmalı, yapabileceklerini araştırmalı. Çocuğu ile bir plan yapmalı ve uygulamada da beraber hareket etmeli. Mesel, sürekli başında oturduğu T.V yi kapatmalı, elinden tableti almalı, mümkünse dışarı çıkarmalı, etrafta gördüğü her şeyi tek tek sormalı. Mesela, yanlarından geçen arabanın rengini sorabiliriz.

Parkın yerini tarif etmesini, sabah ki kahvaltıda yediklerini, odasındaki halının rengini söylemesini isteyebiliriz. Bu tür egzersizler dikkat gerektiren çalışmalardır. Aile bunları çoğaltıp dikkati sürekli açık tutmayı sağlayabilir.

Ancak çok detaycı ve mükemmeliyetçi olmadan, en ufak bir doğruyu ödüllendirerek durumu iyileştirebilir. Uzman bilgisinden faydalanmak, destek almak ailenin ve çocuğun işini kolaylaştıracaktır.

AYŞE ARSLAN BAY
Okul Öncesi Öğretmeni / Özel Eğitim Uzmanı